15 Kasım 2016 Salı
Magnezyum kaynağı “Karabuğday”,
Magnezyum kaynağı “Karabuğday”, şeker hastalığına (diyabet) yakalanma riskini azaltıyor
14 Kasım Dünya Diyabet Günüdür. Diyabet, vücudumuzda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi veya ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması sonucunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır.
Lowa'da 36 bin kadın üzerinde yapılan ve 6 yıl süren tam hububat ve şeker hastalığının etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada; günde 3 porsiyon karabuğday gibi tam hububat tüketen kadınların, haftada bir porsiyon tüketenlerle kıyaslandığında %21 oranında daha az şeker hastalığına yakalanma riskine sahip oldukları tespit edilmiştir. Çünkü “karabuğday”, mükemmel bir magnezyum kaynağıdır. Magnezyum yönünden zengin olan gıdalarla beslenen kadınların, %21 daha düşük şeker hastalığına yakalanma riski olduğu bildirilmiştir.
Kan şekerinin daha iyi kontrol edilmesini sağlıyor
Karabuğday, kan şekerinin kontrolüne katkıda bulunuyor. Karabuğdayın açlık duygusunu bastırmadaki etkisinin de, en üst derecede olduğu saptanmıştır. Karabuğday, insan vücudunda istenmeyen kolesterolün azaltılmasında etkilidir. Kalp ve damar hastalığında etkili olan Karabuğday, potasyum, magnezyum fosfor ve demir sayesinde yüksek tansiyon ve kansızlığa da iyi gelir. Karabuğday, lif oranı yüksek, yağ ve kalori oranı düşük, daha fazla tokluk hissi veren daha da önemlisi vücudumuzun kendi kendine üretemediği birçok tahılda bulunmayan LİSİN dahil olmak üzere, temel 8 amino asit kaynağı olmasıdır. İnsan vücudu karabuğdayda bulunan %10 – %15 oranındaki proteinin, %74’ünü kullanabilmektedir. Bu oran, bitkisel proteinler içinde en yüksek kullanım oranıdır (Kahverengi pirinç %70, buğday %67). İçinde gluten bulunmadığı için glutene karşı alerjisi olanlar ve “çölyak” hastaları rahatlıkla tüketebilirler. Karabuğday çölyak hastaları tarafından yoğun talep görüyor. Japon araştırmacılar, karabuğdayın vücudu rahatlattığını, iltihaplanmayı, aşırı terlemeyi, burun kanamasını iyileştirdiğini, önlediğini ve bağırsakların fonksiyonlarının iyi bir şekilde devamlılığının sağlandığını bildirmişlerdir.
Reis’te geniş ürün yelpazesi yer alıyor
Reis Gıda’nın ürün ailesinde; Karabuğday, Siyah Pirinç, Kabuklu Mercimek, Maş Fasulye, Börülce, İç bakla dahil geniş bir ürün gamı yer alıyor.
9 Kasım 2016 Çarşamba
Mavi Gözlü Bir Devdin….
Doğdum….
Seni Tanıdım.
Senin ilkelerinle büyüdüm,
Yeni nesillere seni anlattım..
Sana düşman olanlara inat;
Hep senin yolundan gittim..
Bir gün bile tereddüt etmedim.
Hiç yolumu şaşırmadım..
Yolum senin yolumdu..
Çünkü;
Sen benim küçücük yüreğimde,
MAVİ GÖZLÜ BİR DEVDİN..
Kameo Pirinç ile pilavların kıvamı kolay tutacak!
Pilavında kıvam tutturamayanlar bu pirinç sizin için!
Kameo Pirinç ile pilavların kıvamı kolay tutacak!
Duru Pirinç ailesinin yeni ürünü Kameo Pirinç, pilavda kıvam tutturamayanların imdadına yetişecek. 2014’ten bu yana Türkiye’de üretilen Kameo pirincin en önemli özelliği tane iriliğinin baldo kadar büyük olması ve pilav yaparken kıvamının çok kolay tutturulması
Türkiye’nin lider gıda firmalarından Duru Bulgur Gıda, pirinç kategorisine yeni bir ürün daha ekledi. İlk defa Duru tarafından paketlenip sofralara taşınan Kameo Pirinç, baldo kalitesinde pirinç kullanmak isteyen ve “Ne yaparsam yapayım, pilavın kıvamını tutturamıyorum” diyenler için mutfakta kurtarıcı olacak.
Adını “Değerli Taş” anlamına gelen Kameo kelimesinden alan Duru Kameo Pirinç, Türkiye’de ilk kez Duru Bulgur Gıda tarafından tüketiciye sunuluyor. Tamamen yerli üretim olan Kameo Pirincin önümüzdeki yıllarda ekim sahalarının daha da artacağı öngörülüyor. Duru Kameo Pirinç 1000, 2500 ve 5000 gramlık paketlerde sunuluyor.
Uzun taneli Kameo Pirinç görünüm olarak baldo pirinç çeşidine benziyor. Kameo pirinci baldodan ayıran ve üstün kılan en önemli ayrıntı ise pişirilme sırasında kendisini gösteriyor. Kameo pirincin pişirilmesi baldoya göre daha kolay. Ayrıca pilavlarda Kameo Pirinç ile kıvam tutturulması daha kolay sağlanıyor. Kameo Pirinç lezzetiyle de kısa sürede pilav severlerin kalbini fethedecek. Kameo Pirinç, tüketiciye Duru Pirinç kalite güvencesiyle siyah birinci sınıf ambalajda sunuluyor.
Kameo Pirinç ile pilavların kıvamı kolay tutacak!
Duru Pirinç ailesinin yeni ürünü Kameo Pirinç, pilavda kıvam tutturamayanların imdadına yetişecek. 2014’ten bu yana Türkiye’de üretilen Kameo pirincin en önemli özelliği tane iriliğinin baldo kadar büyük olması ve pilav yaparken kıvamının çok kolay tutturulması
Türkiye’nin lider gıda firmalarından Duru Bulgur Gıda, pirinç kategorisine yeni bir ürün daha ekledi. İlk defa Duru tarafından paketlenip sofralara taşınan Kameo Pirinç, baldo kalitesinde pirinç kullanmak isteyen ve “Ne yaparsam yapayım, pilavın kıvamını tutturamıyorum” diyenler için mutfakta kurtarıcı olacak.
Adını “Değerli Taş” anlamına gelen Kameo kelimesinden alan Duru Kameo Pirinç, Türkiye’de ilk kez Duru Bulgur Gıda tarafından tüketiciye sunuluyor. Tamamen yerli üretim olan Kameo Pirincin önümüzdeki yıllarda ekim sahalarının daha da artacağı öngörülüyor. Duru Kameo Pirinç 1000, 2500 ve 5000 gramlık paketlerde sunuluyor.
Uzun taneli Kameo Pirinç görünüm olarak baldo pirinç çeşidine benziyor. Kameo pirinci baldodan ayıran ve üstün kılan en önemli ayrıntı ise pişirilme sırasında kendisini gösteriyor. Kameo pirincin pişirilmesi baldoya göre daha kolay. Ayrıca pilavlarda Kameo Pirinç ile kıvam tutturulması daha kolay sağlanıyor. Kameo Pirinç lezzetiyle de kısa sürede pilav severlerin kalbini fethedecek. Kameo Pirinç, tüketiciye Duru Pirinç kalite güvencesiyle siyah birinci sınıf ambalajda sunuluyor.
7 Kasım 2016 Pazartesi
Bulgur Aşı Çorbası
Bulgur Aşı Çorbası, soğuk kış günlerinde içinizi ısıtacak!
Her ay hazırladığı bulgurlu yemek tarifleriyle sofralarda lezzet şöleni yaşatan Duru Bulgur, soğuk kış günlerinde lezzet tutkunlarına Bulgur Aşı Çorbasını öneriyor.
Türkiye’nin lider gıda firmalarından Duru Bulgur, her ay hazırladığı bulgurlu yemek tarifleriyle lezzet şöleni yaşatıyor. Bize de Duru Bulgur ürünleri ile yapacağımız birbirinden lezzetli yemekler ile sofralarımızı zenginleştirmek kalıyor. Bu ay ki yemeğimiz Bulgur Aşı Çorbası…
Bulgur Aşı Çorbası Nasıl Yapılır?
Bulgur Aşı Çorbası Tarifi
Bulgur Aşı Çorbası
Duru Başbaşı Bulgurundan hazırlanan Bulgur Aşı Çorbası tarifi şöyle:
MALZEMELER
Hazırlama süresi: 4dk./Pişirme süresi: 15-20 dk./ 4 kişilik
HAZIRLANIŞI
Soğanları ince ince kıyıp tereyağında kavurduktan sonra, biber salçası ve kıymayı ekleyin. Nohudu, portakal suyunu, portakal kabuğu rendesini ve bulguru da ekledikten sonra et suyunu ilave ederek kaynamaya bırakın. Kaynayınca tuzunu ve karabiberini ekleyin. Bir taşım daha kaynatın. Üzerine ince kıyılmış naneyle süsleyerek servis yapın.
DURU BULGUR HAKKINDA
Duru Bulgur, 1935’te Karaman’da kurulan Türkiye’nin lider gıda firmalarındandır. Kurulduğu yıldan bugüne tüketicileri için en kaliteli ve doğal bulgurları üretmeyi ve tüketicilerine ulaştırmayı kendisine görev edinmiştir. Modern tesislerinde, sadece su ve buğday kullanarak, taş değirmende öğütme metoduyla doğal renginde ve kokusunda sağlıklı, doğal ve lezzetli bulgurlar üretir.
3 üretim merkezi ile günlük üretim kapasitesi 250 ton olan Duru Bulgur; başta Avrupa birliği ülkeleri olmak üzere Çin, Japonya, Amerika, Kanada, Avusturalya, Mısır, Nijerya gibi 51 ülkeye kendi markasıyla ihracat yapmaktadır.
Her ay hazırladığı bulgurlu yemek tarifleriyle sofralarda lezzet şöleni yaşatan Duru Bulgur, soğuk kış günlerinde lezzet tutkunlarına Bulgur Aşı Çorbasını öneriyor.
Türkiye’nin lider gıda firmalarından Duru Bulgur, her ay hazırladığı bulgurlu yemek tarifleriyle lezzet şöleni yaşatıyor. Bize de Duru Bulgur ürünleri ile yapacağımız birbirinden lezzetli yemekler ile sofralarımızı zenginleştirmek kalıyor. Bu ay ki yemeğimiz Bulgur Aşı Çorbası…
Bulgur Aşı Çorbası Nasıl Yapılır?
Bulgur Aşı Çorbası Tarifi
Bulgur Aşı Çorbası
Duru Başbaşı Bulgurundan hazırlanan Bulgur Aşı Çorbası tarifi şöyle:
MALZEMELER
Hazırlama süresi: 4dk./Pişirme süresi: 15-20 dk./ 4 kişilik
- 2 adet kuru soğan
- 250 g kıyma
- 1 yemek kaşığı tereyağı
- 1 yemek kaşığı biber salçası
- 1 bardak başbaşı bulgur
- 6 bardak et suyu
- 1 bardak haşlanmış nohut
- 1 adet portakal kabuğu rendesi
- ½ bardak portakal
suyu Tuz, karabiber
- 5-6 yaprak ince kıyılmış taze nane
HAZIRLANIŞI
Soğanları ince ince kıyıp tereyağında kavurduktan sonra, biber salçası ve kıymayı ekleyin. Nohudu, portakal suyunu, portakal kabuğu rendesini ve bulguru da ekledikten sonra et suyunu ilave ederek kaynamaya bırakın. Kaynayınca tuzunu ve karabiberini ekleyin. Bir taşım daha kaynatın. Üzerine ince kıyılmış naneyle süsleyerek servis yapın.
DURU BULGUR HAKKINDA
Duru Bulgur, 1935’te Karaman’da kurulan Türkiye’nin lider gıda firmalarındandır. Kurulduğu yıldan bugüne tüketicileri için en kaliteli ve doğal bulgurları üretmeyi ve tüketicilerine ulaştırmayı kendisine görev edinmiştir. Modern tesislerinde, sadece su ve buğday kullanarak, taş değirmende öğütme metoduyla doğal renginde ve kokusunda sağlıklı, doğal ve lezzetli bulgurlar üretir.
3 üretim merkezi ile günlük üretim kapasitesi 250 ton olan Duru Bulgur; başta Avrupa birliği ülkeleri olmak üzere Çin, Japonya, Amerika, Kanada, Avusturalya, Mısır, Nijerya gibi 51 ülkeye kendi markasıyla ihracat yapmaktadır.
4 Kasım 2016 Cuma
Lor peyniri bağışıklık sistemini güçlendiriyor
Lor peyniri bağışıklık sistemini güçlendiriyor
Kansere
karşı koruyuculuğundan, kemiklerin güçlenmesine, mide rahatsızlıklarının
giderilmesine kadar sayısız faydası olan lor peynirinden yeterince
yararlanılmadığına dikkat çeken uzmanlar, lor peynirinin özellikle bağışıklık
sistemini güçlendirdiğini de belirterek, sofralardan eksik edilmemesi
önerisinde bulunuyorlar.
Bağışıklık
sistemi zayıf kişilerin, sporcuların, diyet yapanların ve tansiyon hastalarının
gözdesi olan Lor peynirinin sağlığa yararları saymakla bitmiyor. Özellikle
içerdiği serum protein ile vücudun bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine
katkı sağlayan lor peyniri, sporcuların da sağlıklı beslenme listesinde ilk
sırada yer alıyor. Beslenme ve
Fitoterapi Uzmanı Gizem Keservuran, lor peynirinin sadece börek ve makarnalarda
kullanıldığını söyleyerek “Lor peyniri sofralardan eksik edilmemeli. Bağışıklık
sisteminin güçlenmesine katkı sağlamak için lor peyniri yiyebilir, hastalıkları
kendinizden uzak tutabilirsiniz. ” dedi.
Lor peynirin sayısız faydası var
Vücut
için en önemli besinleri içeren, lor peynirinin protein, kalsiyum, mineral ve
vitamin zengini bir peynir olduğuna dikkat çeken Keservuran, lor peynirinin
inek peynirinin suyundan yapıldığını belirterek “İnek peynirinden elde
edilmesine rağmen inek peynirindeki antijenik proteinleri içermez. Lorun içinde
özellikle diğer süt ürünlerinde bulunmayan çok değerli bir protein olan serum
protein vardır. Bunun da biyolojik değeri çok yüksek. Hatta yumurtadan daha
yüksek biyolojik değeri var. Yumurta alerjisi olan bir kişi, lor yiyerek bu
protein ihtiyacını çok rahat karşılayabilir" diye konuştu. Keservuran “Lor
peynirinin içinde bulunan serum protein tüm vücut ve kas proteinlerinin daha
fazla sentezlenmesini sağlıyor. Aşırı egzersiz sonucu ortaya çıkabilen kas
sakatlanmalarında iyileştirici etkisi var. Bu nedenle özellikle sporcular bu
peynirin değerini biliyor ve tüketiyor. Ancak, birçok kişi bu değerli peynirin
mucizevi etkilerinin farkında değil. Sadece börek ve makarnada lor kullanılıyor.
Günün
her saati atıştırmalık olarak da bu faydalı peynirden yararlanmak mümkün.
Özellikle Diyet yapanlar, az tuzlu kahvaltılık lor peyniri ile diyetlerini
keyiflendirebilirler”
Lor peynirinin besin değeri de zengin
Yenilikçi
ürünleri ile peyniri günün her saati tüketilebilen sağlıklı bir atıştırmalığa
çeviren Muratbey’in tam yağlı lor peynirinin, Türk Gıda Kodeksine göre 100
gramı günlük kalsiyum ihtiyacınızın % 90'nını karşılıyor. Lor peynirinin 100
gramında 700 mg kalsiyum bulunuyor. Yumuşak taze bir peynir olan Muratbey Lor, 500
gramlık ambalajlarda sunuluyor. Sadece börek, makarna, tatlı yapımında değil, Muratbey Lor Peyniri’ ni kahvaltıda da,
üzerine şeker, bal ya da reçel dökerek tüketebilirsiniz.
Lor Peyniri Salatası Nasıl Yapılır?
Lor Peyniri Salatası Tarifi
Malzemeler
- 300 gr. lor peyniri (1 paket)
- 1 tatlı kaşığı çörek otu
- 7-8 dal dereotu
- 7-8 dal maydanoz
- 4-5 dal taze nane
- 3 yemek kaşığı zeytinyağı
- Tuz,pul biber(isteğe bağlı)
Yapılışı
Dereotu,nane ve maydanozu ince kıyalım.
Bütün malzemeleri karıştırıp, servis tabağına alalım.
Afiyet Olsun...
31 Ekim 2016 Pazartesi
Sağlıklı Kemikler ve Osteoporoz
Sağlıklı Kemikler ve Osteoporoz
Prof.
Dr. Ayşegül Ketenci
Türkiye
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Başkanı
İstanbul
Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon AD öğretim üyesi
Osteoporoz, dünyada en yaygın görülen kas iskelet sistemi
hastalıklarından birisidir. Düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun mikromimari
yapısının bozulması sonucu kemik kırılganlığının ve kırık olasılığının artması
olarak tanımlanmaktadır.
Dünyada 200
milyon kişide osteoporoz olduğu tahmin edilmektedir. Amerika Birleşik
Devletleri ve Avrupa’da menopoz sonrası kadınların yaklaşık %30’unda osteoporoz
vardır. Bu kadınların en az %40’ı ve erkeklerin %15-30’u geri kalan
yaşamlarında bir veya daha fazla kırık geçirecektir. Her geçirilen kırık bir
sonraki kırığın riskini arttırmaktadır.
Osteoporoz
sadece menapoz sonrası kadınları etkilememektedir. Dünyada 50 yaş üzeri her 5
erkekten biri osteoporozdan etkilenmektedir. Osteoporoza bağlı kırıklar 65 yaş
altında 5 kadına karşılık 1 erkekte, 65 yaş üstünde 2 kadına karşılık 1 erkekte
görülmektedir. Yaşam boyu kırık riski erkeklerde prostat kanseri riskinden daha
fazladır.
Türkiye‘de 50 yaş
üzerindeki kişilerde osteoporoz yaygınlığını belirlemek ve osteoporoza bağlı kalça
kırığı sıklığını tespit etmek amacıyla yapılan FRAKTÜRK çalışmasında, 26.424
kişi taranmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre; 50 yaş ve üzerindeki
bireylerin %50'sinde düşük kemik yoğunluğu (osteopeni), %25'inde osteoporoz
saptanmıştır. 50 yaşında yaşam boyu kalça kırığı geçirme olasılığı kadınlarda
%14.6 ve erkeklerde %3.5’dur.
Osteoporoz
tanısı tüm dünyada DXA (dual enerji x-ray absorpsiyometri) olarak tanımlanan
bir cihazla yapılan ölçümle konulmaktadır. Ancak bu cihazla yapılan ölçüm
hastalarımızda kırık riskini belirlemek için yeterli olmayabilmektedir. Bu
nedenle Dünya Sağlık Örgütü FRAX (Kırık riskini değerlendirme aracı) isminde
bir değerlendirme yöntemi belirlemiştir. Bu yöntem Türkçe’ye de çevrilmiştir ve
ülkemizde kullanılmaktadır. Bu yöntemde yaş, cinsiyet, daha önce kırık geçirmiş
olmak, aile de kalça kırığı olması gibi birden fazla parametre
değerlendirilmekte ve önümüzdeki 10 yıl içinde kalça kırığı ve majör
osteoporotik kırık geçirme olasılığı belirlenmektedir.
Osteoporozda kırık temel olarak önlemeye
çalıştığımız sonuçtur ve risk faktörleri çok önemlidir. Kadın olmak, düşük kemik mineral yoğunluğu, 40
yaşından sonra basit bir travma ile kırık geçirmiş olması, ailede osteoporoz öyküsünün
olması, erken menopoz, ileri yaş, adet dönemlerindeki düzensizlik, erkeklerde
düşük testosteron seviyesi, süt ürünlerinin ya da diğer kalsiyum ve D vitamini
kaynaklarının az alınması, egzersiz yapmamak, uzun süreli kortizon kullanımı,
tiroid hormonunda aşırı fazlalık, sigara içmek, aşırı miktarda alkol almak,
aşırı miktarda tuz tüketmek, proteinden zengin beslenmek, aşırı miktarda
kafeinli ve aistli yiyecek ve içecekleri tüketmek osteoporoz açısından bilinen
temel risk faktörleridir.
Kemik sağlığında genetik %80 oranında rol oynamaktadır.
Geriye kalan %20’yi ise, beslenme, fiziksel aktivite, hormonal durum ve yaşam
biçimi etkiler. Ülkemizde Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılan
çalışmalarda kadınlarımızın sadece %1,9’unun fiziksel egzersiz yaptığı
bildirilmiştir.
Kemiklerimizin
gelişmesi ve korunmasında beslenmenin çok önemli rolü vardır. Uygun bir
beslenme, fiziksel ektivite ve egzersiz programı ile osteoporoz riski büyük
ölçüde azaltılabilir.
Özellikle
kalsiyum ve D vitamininden zengin beslenmek önemlidir. Avrupa Kılavuzu 2016
yılında yaşa göre 1000-1200 mg/gün kalsiyum, 800-1000 IU/gün D vitamini alımını
önermektedir.
Kemik
sağlığı için D vitamini de çok önemlidir. Güneş ışınlarının etkisi ile ciltte D
vitamini oluşturulur. UV ışınlarının dozuna ve açısına bağlı olarak oluşan D
vitamini miktarı değişir. Yapılan çalışmalarda güneş ışınlarından yararlanmada
bölgesel farklılıklar görülmektedir. Güneşten korunma amacıyla kullanılan
kremler, kapalı giyim tarzı, cam arkasından güneşlenme ve ciltte D vitamini
sentezinin azalması daha az D vitamini üretimine neden olur. D vitamini ayrıca
gıdalarla alınabilir. Balık yağı, süt ürünleri, yumurta sarısı ve karaciğer D
vitamininden zengin ürünlerdir. Ancak kolesterolü yüksek ve yaşlı kişilerin bu
gıdaları yeterince almaları zordur. Yaşlılarda barsak mukozasında D vitaminine
direnç vardır. Bütün bu sorunlar tüm dünyada yaygın olarak D vitamininin eksik
olmasına neden olmuştur.
Ayrıca
kemiğin ana yapısının yenilenmesi için protein alımı gereklidir. Kadınlarda 46
gr/gün, erkeklerde ise 56 gr/gün protein alımı önerilmektedir. Ancak fazla
protein alımı vücutta asidoza neden olmakta, bu asidoz kalsiyum ile
dengelenmekte ve bu nedenle kemik sağlığı olumsuz etkilenmektedir.
Kafein ve sodyum ise vücuttan kalsiyum kaybını
arttırırlar. Bu nedenle yoğun miktarda kahve içimi, aşırı tuzlu yenilmesi
önerilmemektedir.
Temel kalsiyum
kaynaklarımız arasında yer alan süt; sadece kalsiyum içermemektedir, ayrıca
içerdiği protein, fosfor, magnezyum, potasyum, çinko gibi elementlerle de kemik
sağlığı üzerinde birden fazla yolla etki etmektedir. Süt sadece süt olarak
tüketilmemekte, yoğurt, kéfir, peynir gibi süt ürünleri olarak da kullanılmaktadır. Fazla süt
alımının zararlı olabileceği ile ilgili bilgilerimiz geliştikçe süt ürünlerinden
yararlanma ihtiyacı artmaktadır. Ayrıca süt ürünleri laktoz intoleransı olan
kişiler tarafından da daha iyi tolere edilebilmektedir.Kemik sağlığı için
olmazsa olmazlarımız arasında fiziksel aktivite/egzersiz de yer almaktadır.
Osteoporozu önlemek ve tedavisine katkıda bulunmak için vücut ağırlığı ile
yapılan egzersizler önerilmektedir. Yürüyüş, hafif tempo koşu, ağırlıklı
egzersizler, dans etmek, zıplamak ve ip atlamak bu egzersizlerin
başlıcalarıdır. Duruşu düzeltmek için germe egzersizleri, düşme riskini
azaltmak için denge egzersizleri ayrıca önerilen egzersizler arasındadır.
Hiç
unutulmamalıdır ki, hastalıkların en iyi tedavisi kişleri hastalıktan
korumaktadır. Bu nedenle gebelik döneminden itibaren düzenli beslenme, fiziksel
aktivite, gazlı içecekler, aşırı kahve, sigara ve alkolden uzak durmak ileri ki
yaşlarda osteoporoz olma riskimizi azaltacak ve bizi koruyacaktır.
26 Ekim 2016 Çarşamba
Fuarların başlamasıyla, turizmciler nefes alıyor
Fuarların
başlamasıyla, turizmciler
nefes alıyor
Yılın
son çeyreğinde, fuarların başlamasıyla, fuarların yapıldığı bölgelerdeki turizmciler
bir parçada olsa nefes alacak. Ekim ve
Kasım aylarında, fuarlarla birlikte dolulukların artacağını kaydeden Kaya
Ramada Plaza Hotel İstanbul Genel Müdürü Murat Arslan, “Yılın ilk 9 ayında
durağan bir dönem geçirdik. Bölgemizde ilk 9 ayın doluluk ortalaması %40 - %45
civarında oldu. Ekim ve Kasım ayındaki fuarlar, doluluklarda özlenen günleri
yaşatacak” dedi.
Konaklayanların
%70’e yakınının yerli misafir olduğunu belirten Murat Arslan, fuar için Avrupa,
Uzakdoğu, Ortadoğu gibi dünyanın dört bir yanından gelen konukları misafir
etmekte olduklarını söyledi. 2017 yılının, 2016 yılına göre daha iyi bir yıl
olacağını umut ettiklerini ifade eden Murat Arslan, şunları söyledi: “İstanbul
olarak, bu yıl ciddi sıkıntılar yaşadık ve tüm sıkıntıların üstesinden en iyi
şekilde gelmeye çalışıyoruz. 2017 yılı, kesinlikle turizmde daha iyi bir yıl
olacaktır. Özellikle Büyükçekmece - Esenyurt bölgesindeki otellerin
doluluklarında, fuarların etkisi büyüktür. 2017 fuar sayılarının artmasını ve biran
önce fuar tarihlerinin netleşmesini umut ediyoruz” diye konuştu.
Sanayi bölgelerine
ziyaretler yapıyor
Turizmde
yaşanan daralma karşısında moralleri bozmadan, daha fazla sahada olduklarını
anlatan Murat Arslan, Beylikdüzü, Haramidere, Esenyurt ve İkitelli başta olmak
üzere, bölgedeki Organize Sanayi Bölgelerindeki fabrikaları ziyaret ettiklerini
söyledi. Özellikle doluluklarda ciddi düşüşlerin yaşandığı Haziran, Temmuz ve
Ağustos aylarında sanayi bölgelerinden gelen konukları ağırladıklarını kaydeden
Murat Arslan, aynı zamanda Büyükçekmece başta olmak üzere, bölgede müsabakası
olan spor kulüplerini misafir ettiklerini belirtti.
Türkiye genelinde 15
binden fazla kayıt dışı ev bulunuyor
Esenyurt’ta
son yıllarda yeni otellerin açılmakta olduğunu da anlatan Murat Arslan,
bölgenin turizmde bir cazibe merkezi olmadığını ve fuar tarihleri dışında
hedeflenen dolulukların yakalanmasının zor olduğunu söyledi.
Esenyurt
bölgesinin en büyük sorununun, çoğunluğu bu bölgede bulunan kayıt dışı evlerin
günü birlik kiralanması olduğunu vurgulayan Murat Arslan, şunları kaydetti:
“Türkiye
genelinde, 15 binden fazla kayıt dışı ev bulunuyor. Bu evler, kaçak olarak günü
birlik kiraya veriliyor. Bu sayının da, ne yazık ki 10 bine yakını Esenyurt ve
civarında bulunuyor. Nitekim gelişen bu pazardan haksız ve eşit olmayan
koşullar ile pay almak isteyenlerin sayısı, son yıllarda hızlı bir artış
gösterdi. Herhangi bir denetimin ve kontrolün olmaması sonucunda da, yaşanmakta
olan üzücü olayları basından öğrenmiş oluyoruz. Bu konuda, Türkiye Otelciler
Birliği (TÜROB)’un önemli girişimleri oldu. Yetkililerden, kayıt dışı olarak günü
birlik kiraya verilen bu evlerin de, acil olarak kontrol altına alınmasını istiyoruz”
dedi.
Kaya Ramada Plaza
Hotel İstanbul’dan, “Çocuk Kulübü”
Beylikdüzü’ndeki
Kaya Ramada Plaza Hotel, yaklaşık 1 yıldır, Okyanus Koleji ile Çocuk Kulübü
projesini yürütüyor. Çocuk Kulübü hakkında bilgi veren
Genel Müdür Murat Arslan, şunları söyledi: “Otelde konaklayan ve
özellikle haftasonları düğün için otelimizi ziyaret eden misafirlerimizin
çocuklarına yönelik, ücretsiz sunulan bir hizmetimizdir. Çocuklar burada,
tecrübeli hocamızla birlikte (zaman zaman eğlence için palyaçolar da dahil
edilmektedir) hem eğleniyor, hem de öğreniyorlar. Çizgi film izliyorlar, boyama
aktivitelerine katılıyorlar, oyun alanında oynuyorlar. Şehir otellerinde, bu
tür hizmet veren çok az sayıda otel vardır” şeklinde konuştu.
15 Ekim 2016 Cumartesi
Laktozsuz Süt ve Laktozsuz Ürünler Hakkında Her Şey
Laktoz nedir?
Süt ve süt ürünlerinin içinde bulunan doğal süt şekeridir.
Laktoz intoleransı nedir?
Laktozun sindirilmesi için laktaz enzimi gerekir. Eğer vücutta yeterli miktarda laktaz enzimi bulunmuyorsa, laktoz intoleransı var demektir.
Laktoz İntolerans belirtileri nelerdir?
Laktoz intoleransı sütün içindeki laktozun sindirilemediği durumlarda ortaya çıkar. Süt içince karın şişkinliği, karın ağrısı, gaz, mide bulantısı görülebilir. Bu tarz sorunlarınız varsa süt ve süt ürünleri tüketmekten vazgeçmek yerine Laktozsuz Süt’ü tüketebilirsiniz. Belirtilerin şiddeti tüketilen laktoza ve kişinin ne kadar laktozu tolere edebildiğine göre değişir. Belirtiler süt ve sütlü ürünlerin tüketimini takiben yarım saat ile 2 saat arası sonrasında kendini göstermeye başlar. Süt içerdiği kalsiyum, protein, yağlar, vitaminler ve mineraller açısından temel besin gruplarındandır.
Yaşam boyu sağlıklı olmak için her yaş döneminde ihtiyacınız olan türde ve miktarda süt içmeniz gerekmektedir.
Laktoz intoleransınız varsa ne yapabilirsiniz?
Laktozu azaltılmış veya laktozsuz süt ve süt ürünleri tüketebilirsiniz.
Laktozsuz süt ve laktozsuz yoğurt nasıl üretilir?
Laktozsuz süt ve laktozsuz yoğurt, sütün içindeki laktozun laktaz enzimi ile parçalanması sonucu elde edilir. Laktaz enzimi katkı maddesi ya da koruyucu değildir. Ürünün prosesi sırasında görevini yerine getirip, son aşamada aktivitesini yitirerek ürünün içerisinde kalmaz.
Laktozsuz süt ve laktozsuz yoğurt neden daha tatlıdır?
Laktozun glikoz ve galaktoza parçalanması nedeniyle, standart süt ve yoğurttan daha tatlı hissedilen ürünlerdir. Hissedilen tatlılık doğal şekerlerdendir, ilave şeker içermez.
Laktozsuz süt sizin için uygun mu?
Laktozsuz süt, sütteki laktozu sindiremeyen ve süt içince şişkinlik, ağrı, gaz ve bulantı sıkıntılarını yaşadığı için süt tüketemeyen kişilerin rahat şekilde süt içmelerini ve sütün besin değerlerinden faydalanmalarını sağlamaya yardımcı olur.
Neden Laktozsuz Yoğurt tüketmelisiniz?
Laktozsuz Yoğurt, laktoz intoleransına karşı hem sağlık faydası sağlamakta, hem de tatlılık derecesinin yüksek hissedilmesi nedeniyle şeker kullanılması gereken ürünlerde şeker azaltmaya imkan tanımaktadır. Bu nedenle ara öğün olarak sade ya da müsli karışımı gibi bir alternatifle tüketilmeye çok uygundur, hissedilen tatlılık doğal şekerlerdendir, ilave şeker içermez. Ayrıca, 100 g laktozsuz yoğurt günlük kalsiyum ihtiyacının %23’ünü karşılamaktadır.
Laktozsuz süt ve yoğurt tüketmenin zararı var mıdır?
Laktozsuz süt ve yoğurt tüketmenin hiçbir zararı bulunmamaktadır.
Pınar Denge Laktozsuz Süt ve Yoğurt hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için tıklayınız.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
Süt ve süt ürünlerinin içinde bulunan doğal süt şekeridir.
Laktoz intoleransı nedir?
Laktozun sindirilmesi için laktaz enzimi gerekir. Eğer vücutta yeterli miktarda laktaz enzimi bulunmuyorsa, laktoz intoleransı var demektir.
Laktoz İntolerans belirtileri nelerdir?
Laktoz intoleransı sütün içindeki laktozun sindirilemediği durumlarda ortaya çıkar. Süt içince karın şişkinliği, karın ağrısı, gaz, mide bulantısı görülebilir. Bu tarz sorunlarınız varsa süt ve süt ürünleri tüketmekten vazgeçmek yerine Laktozsuz Süt’ü tüketebilirsiniz. Belirtilerin şiddeti tüketilen laktoza ve kişinin ne kadar laktozu tolere edebildiğine göre değişir. Belirtiler süt ve sütlü ürünlerin tüketimini takiben yarım saat ile 2 saat arası sonrasında kendini göstermeye başlar. Süt içerdiği kalsiyum, protein, yağlar, vitaminler ve mineraller açısından temel besin gruplarındandır.
Yaşam boyu sağlıklı olmak için her yaş döneminde ihtiyacınız olan türde ve miktarda süt içmeniz gerekmektedir.
Laktoz intoleransınız varsa ne yapabilirsiniz?
Laktozu azaltılmış veya laktozsuz süt ve süt ürünleri tüketebilirsiniz.
Laktozsuz süt ve laktozsuz yoğurt nasıl üretilir?
Laktozsuz süt ve laktozsuz yoğurt, sütün içindeki laktozun laktaz enzimi ile parçalanması sonucu elde edilir. Laktaz enzimi katkı maddesi ya da koruyucu değildir. Ürünün prosesi sırasında görevini yerine getirip, son aşamada aktivitesini yitirerek ürünün içerisinde kalmaz.
Laktozsuz süt ve laktozsuz yoğurt neden daha tatlıdır?
Laktozun glikoz ve galaktoza parçalanması nedeniyle, standart süt ve yoğurttan daha tatlı hissedilen ürünlerdir. Hissedilen tatlılık doğal şekerlerdendir, ilave şeker içermez.
Laktozsuz süt sizin için uygun mu?
Laktozsuz süt, sütteki laktozu sindiremeyen ve süt içince şişkinlik, ağrı, gaz ve bulantı sıkıntılarını yaşadığı için süt tüketemeyen kişilerin rahat şekilde süt içmelerini ve sütün besin değerlerinden faydalanmalarını sağlamaya yardımcı olur.
Neden Laktozsuz Yoğurt tüketmelisiniz?
Laktozsuz Yoğurt, laktoz intoleransına karşı hem sağlık faydası sağlamakta, hem de tatlılık derecesinin yüksek hissedilmesi nedeniyle şeker kullanılması gereken ürünlerde şeker azaltmaya imkan tanımaktadır. Bu nedenle ara öğün olarak sade ya da müsli karışımı gibi bir alternatifle tüketilmeye çok uygundur, hissedilen tatlılık doğal şekerlerdendir, ilave şeker içermez. Ayrıca, 100 g laktozsuz yoğurt günlük kalsiyum ihtiyacının %23’ünü karşılamaktadır.
Laktozsuz süt ve yoğurt tüketmenin zararı var mıdır?
Laktozsuz süt ve yoğurt tüketmenin hiçbir zararı bulunmamaktadır.
Pınar Denge Laktozsuz Süt ve Yoğurt hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için tıklayınız.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
27 Eylül 2016 Salı
İç Pilav Tarifleri
İç Pilav Tarifleri
İç
pilav; soğan, ciğer, kuş üzümü, dolmalık fıstık, badem, çam fıstığı gibi
malzemelerle hazırlanan; muhteşem görünümü ve eşsiz lezzetiyle davet
sofralarının vazgeçilmez tarifidir.
Tavuk
eti, koyun eti ya da dana eti ile de yapılabilen iç pilavlarda isteğe göre
pirinç yerine bulgur da kullanılabiliyor. Sadece su ile pişirilebileceği gibi
lezzetinin katlanması için tavuk suyu ya da et suyu ile de yapılabilen iç
pilavlar, davet sofralarında bıldırcın gibi etlerin yanında servis ediliyor.
Sıradan bir pilavın aksine, başlı başına bir ana yemek sayılabilecek kadar
güçlü tarifler olan nefis iç pilav tariflerine
göz atıp farklı yorumlardan ilham alabilirsiniz.
Kayısılı İç Pilav
Zeytinyağı
ve tereyağı karışımında pembeleşen soğanlara pirinç eklenir ve şeffaflaşıncaya
kadar kavrulur. Yağsız tavada kavrulan bademler ve kıyılmış kuru kayısı
eklenir. Toz kırmızı biber, yenibahar, tarçın, tuz ve karabiber ile
baharatlandırılıp tavuk suyu eklenerek ağır ateşte 15 dakika pişirilir. Ocaktan
alındığında kıyılmış dereotu ilave edilir ve demlenmeye bırakılır.
Tavuk Ciğerli İç Pilav
Kavrulan
soğana; yenibahar, tarçın, tuz, karabiber, dolmalık fıstık ve kuş üzümü
eklenir. Kokuları hissedilince pirinçler ilave edilir ve kavrulur. Su ve bir
tutam toz şeker eklenir ve kısık ateşte pişirilir. Ayrı bir tavada
zeytinyağında pişirilen tavuk ciğeri eklenir, içine dereotu doğranır. 10 dakika
dinlendirilir. Sıcak servis edilir.
Alternatif
olarak Mantarlı
Pilav tarifine de göz atabilirsiniz.
Kuzu Ciğerli İç Pilav
Tereyağında
çam fıstıkları kavrulur ve soğanlar eklenir. Pembeleşen soğanlar, kuzu ciğeri
ile birkaç dakika kavrulduktan sonra sıcak su ve bir tutam tuz karışımında
yarım saat kadar ıslatılıp süzülmüş pirinç ilave edilir. Birkaç dakika daha
kavrulup suda bekletilmiş ve süzülmüş kuş üzümü de eklenir. Tuz, karabiber ve yenibahar
da bu aşamada tencereye ilave edilir. Son olarak tavuk suyu ve bir tutam şeker
ile pişmeye bırakılır. Dinlendirdikten sonra ince kıyılmış dereotu ile servis
edilir.
Etsiz ve Ciğersiz İç Pilav
Tereyağında
hafifçe kavrulan soğana tarçın, yenibahar, dolmalık fıstık, kuş üzümü, tuz ve
karabiber eklenir. Sıcak tuzlu suda 1 saat kadar bekletilen pirinç, bol su ile
yıkanır ve süzülür. Soğanlı karışıma eklenip çok az kavrulur. Üzerine et suyu
ya da tavuk suyu koyulur. Kısık ateşte suyu çekene kadar pişirilir. Ocaktan
alındığında ince kıyılmış dereotu ilave edilir ve demlenmesi için beklenir.
Knorr’un
hazırladığı ve pek çok yemek tarifini bulabileceğiniz http://www.herkessofraya.com/
adresini inceleyerek değişik pilav tariflerini keşfedebilir; hamur işinden
salatalara, davet yemeklerinden atıştırmalıklara uzanan leziz bir yolculuğa
çıkabilirsiniz.
21 Haziran 2016 Salı
Bulgur hakkında bilmeniz gereken 10 önemli şey!
Bulgur hakkında
bilmeniz gereken 10 önemli şey!
Anadolu’nun
vazgeçilmezi Bulgur, barındırdığı vitamin ve mineraller açısından önemli bir
besin kaynağımızdır. Sofralarımızın baş tacıdır. Duru Bulgur, geleneksel gıdamız, bulgurla ilgili bilinmesi
gereken 10 önemli bilgiyi sıraladı.
Afiyetle yediğimiz bu değerli besin kaynağını Siz
ne kadar tanıyorsunuz?
İşte 10 madde bulgur hakkında bilmeniz
gerekenler;
1-Bulgur
doğaldır. Durum buğdayından üretilir. Hiçbir katkı maddesi içermez, üretiminde
sadece buğday ve su kullanır.
2-Bulgur yıkanmaz!
Üretim aşamasında yıkanıp kaynatıldığı için ambalajlı bulgurun pişirilmeden
önce yıkanmasına gerek yoktur. Ayrıca pirinç gibi suda bekletilmez.
3-Bulgur sanılanın
aslına çok kolay hazırlanabilen bir besindir. Makarna gibi 20 dakikada
hazırlanabilir. Çorbadan, mamaya, tatlıya, salataya her yemekte kullanılabilir.
Yemek çeşitliliği oldukça fazladır.
4-Bulgur
glisemik indeksi düşük bir besin olduğu için, şeker hastaları tarafından da rahatça
tüketilebilir.
5-Bulgur, B
vitaminleri zenginidir. Folik asit bulgurda çokça bulunur. Özellikle
hamilelerin, bebeğin zihinsel gelişimi için folik asit kaynağı bulguru bolca
tüketmeleri gerekir.
6- Taş
değirmende yapılan bulgur, buğdayın doğasına uygun olarak öğütüldüğü için daha
sağlıklı ve doğaldır. Duru Bulgur, taş değirmelerde kullandığı doğal taşları da
doğadan alır ve değirmen taşı olarak işler, asla dökme değirmen taşı kullanmaz.
Öğütülen buğdayın doğal olması, öğüten taşın da tamamen doğal olması ile ortaya
çıkan bulgur da tamamen doğaldır.
7-Bulgur fazla lif ihtiva ettiğinden dolayı
diyetlerin vazgeçilmezidir. Araştırmalar bulgurun acıkmayı 1,5 saat
geciktirdiğini ortaya koymuştur. Bulgur kolesterol içermez.
8-Bulgur,
yüksek posa içeriğiyle doygunluk verir, sindirimi kolaylaştırır, kan şekerini
yavaş yükseltir ve hızla düşmesini engeller; enerji verir.
9-Bulgur, kaynatma
ve kurutma işlemlerinden dolayı küf oluşumuna karşı dayanıklıdır ve raf ömrü
diğer ürünlerden daha uzundur. Koruyucu bir madde içermez.
10- Buğday
kavuzlu bir yapıda olduğu için tarım ilacıyla temas etmez, tamamen
doğaldır. Buğdaydan üretilen bulgur da
doğal, besin değeri olarak da tam buğdaya yakın olduğu için oldukça sağlıklı
bir gıdadır.
15 Haziran 2016 Çarşamba
Yoğurtlu Pirpirim Yatağında Bayat Ekmek Köftesi
Yoğurtlu Pirpirim Yatağında
Bayat Ekmek Köftesi
Ramazanda
genelde fazla ekmek aliniyor ve bayatliyor. Biliyorsunuz ben yillardir bu
konuda calisiyorum ve cesitli tarifler uretiyorum. Bu da onlardan biri..
Dilerseniz salata olarak dilersenizde hafif birseyler yemek istiyorsaniz da ana
yemek olarak bile tuketebilirsiniz..
Malzemeler;
- 1/2 bayat ekmek
- 1 Çay bardağı köftelik bulgur
- 1 yemek kaşığı biber salçası
- 1 tatlı kaşığı kuru kekik
- 1 tatlı kaşığı pul biber
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 yemek kaşığı tereyağı
- Sıvıyağ
- 1 bağ semizotu
- 2 su bardağı yoğurt
Yapılışı ;
Bayat ekmekleri derin
bir kabın içine alın ve üzerini geçene kadar su doldurun. Ekmekler yumuşayana kadar suda bekletin. Yumuşayan
ekmeklerinizin suyunu süzün ve iyice sıkın. Ekmeklere bulguru ilave edin ve
yoğurun. Bulgurların şişmesi için yarım
saat kadar ağzını kapatarak dinlenmeye bırakın. İyice şişen bulgura biber salçası, kekik, pulbiber ve tuzu ilave
ederek iyice yoğurun. Köfte hamurunuz iyice özleşleştiğinde minik top köfte
şekli verin. Tavaya çok az sıvıyağ ilave ederek köftelerinizi çevirerek kızartın. Tavaya 1 yemek kaşığı tereyağı biraz
kekik ve pulbiber ilave edin. Köftelerinizi bu baharatlı yağda çevirin.
Ayıklayıp yıkadığınız
semizotlarına iyice çırptığınız yogurdu ilave edip servis tabağına alın. Üzerine
tereyağında lezzetlendirdiğiniz minik köftelerinizi ilave ederek servis yapın.
Püf Noktası
Köftelerinizin
dağılacağını düşünüyorsanız köfte hamurunuza 1 yemek kaşığı un ilave
edebilirsiniz.
Afiyet Olsun
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)